Sayfalar

2 Aralık 2010 Perşembe

Eski Zamanların Hikayesi...

Bir insandan bir canavar yaratabilirsiniz. Hani şu melekle şeytanın uygunsuz kapışmasından doğan yaratıktan söz ediyorum. Birçoğunuz anlamaz şimdi... Anlamayın da zaten. Bazen, bazı şeylere şahit olmaktansa, hep kör kalmak daha iyidir.

 " Ot gibi " yaşanmaz derdim bugüne kadar, bence "ot gibi " yaşayın siz en iyisi... Tüm acı tecrübelerim ağzımdan alev topu gibi fışkırıyor bu gece! Tüm okyanuslar birleşse küle dönmez bu facia!
Bir 'yan kapı' açtım ömrümde ilk kez. İnatla, inandığım değerler uğruna dümdüz, korkusuzca gitmek 'ahmaklık' mış! Bazı insanlar doğduğu andan itibaren bir bandrolle yaşamak zorunda kalırlar: biz buna 'istisna durum' diyelim ve işin tuhaf yanı o istisnalar asla bir araya gelemezler. Kimliğim kadar eminim buna işte! Bu yüzden; bandrollü insanların 'ruh eş' ini bulma/bulduğunu sanma ümitleri palavradan ibarettir. Koca bir fiyaskodur bu dürtü! Susturabilen hatta yok edebilen varsa, yok etsin bu dürtüsünü... Çünkü; emin olun haddinden fazla pahalıya maloluyor...!
Kendinizi affetmemeyi becerebildiniz mi hiç? Bu; büyük bir gurur abideliğidir; onurun anıtıdır adeta ruhunuzun baş köşesinde. 'Aptal' olmak istediniz mi hiç peki? Gerçekten anlamıyor olabilmek olup biteni... Ben, kulak zarımı delmek isterim bazen, hatta gözlerimi koparmak! Zihnimi bulandırmak isterim mesela... Bilmiyorum ki bu organlar mı ruha çok yükleniyor yoksa ruhun mu fazla gözü açık? Ve birinin yerine, yerin en dibine girmek istediniz mi hiç? Bir korkak gibi hani...

Kocaman korkak yürekli insanlar tanıdım ve tüm bu tanışıklıkların tek ortak noktası şuydu; hepsi kendilerini küçültüp gittiler...Bir dakikada kaç kez "keşke" dediniz ve ardından onun adıyla aynı cümle içerisinde kurmaya cürret edemeyeceğiniz ama en sonunda en basit haliyle ismini o cümle içerisine ısrarla sokan "yazık" kelimesini...!Yürekten bu kadar aşağıya sarkmanın manası yoktu halbuki..Düşüşün tehlikesiydi işte bu.. Gözden, kalpten, tenden düşüşün tehlikesi..
Ben 'aşk' ı hiç sevmedim bir keresinde... Aşk'a aldanmayı hazmedemedim... Bin bir türlü güçlükle kucakladığım ve zarar görmesin diye başımın üzerinde taşıdığım o koca heykelin hiçbir tılsımı yokmuş meğer... O, bir sürü küçük heykelcikten birleşip gelmiş ellerime... Parçalanınca anladım!
Şimdi, kimse dokunmasın yüreğime...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder