Acıya direne direne buz gibi oldu kalp... Soğuk bir taştan ibaret artık!
Kendimi bildim bileli, hayatın yapbozu elimde, ben eksik parçaları arar dururum... Kimi zaman tek eksik parça kalır, kimi zaman baştan dağılır ellerimde. Ama; bu aralar farklı bir oyuna dönüşmeye başladı bu tamamlamaca; yerine koydukça daha bir eksiliyor sanki... Oyun, benimle oyun oynuyor gibi, kendi kendine değiştiriyor parçaları ve ben izlemekten başka hiçbir şey yapamıyorum. Kendi 'hayat' yap-bozuma müdahale edemiyorum, ne tuhaf!
Sürekli kendini yenileyen kötü bir şaka var arkamda. Nereye gitsem takip ediyor beni. Bir karar aldığımda çelme takıyor, şeytanlarını sürüyor üzerime! Yeni bir yola giriyorum, önümü kesiyor ve ne acıdır ki bunu benden başkası görmüyor, bilmiyor. Zırhımı kuşanmış bekliyorum siperde, tek başıma... Çünkü; tüm askerlerimi ele geçirdi, beni yalnız istiyor bu düşman. Her seferinde kazanıyor, ele geçiriyor benliğimi, tüm hayatımı... Boyun eğmek düşüyor bana, ayaklanana kadar susup oturmak dizinin dibinde!
Evrenin bir takım yasaları vardır; birçoğumuzun bildiği üzere... "İyi düşün iyi olsun", "Pozitif ol güçlü kal", "Pes etme"...Gibi gibi bir sürü felsefe! Ben, tüm bunların sadece fiziksel yaşamda mümkün olduğunu anladım. 'Fizikleri' ile yaşayanlarda... Oysa ki benim güçlü yanım; kalbim, beynim değil... Benim defalarca küsüp sonra yine omzuna yaslandığım; ruhum! Fizikle değil, metafizikle evliyim ben. Bu yüzden de yasaların hepsi tersine oynar bende; 'İyi düşün genelde kötü olur', 'Pozitif ol nasılsa geçici', 'Pes etsen iyi olur çünkü sonuç aynı olacak' gibi...
Şimdi o kadar çok isterdim ki tüm bunlara 'karamsarlık mahsulü' diyebilmeyi, kendimi kandırabilmeyi... Gerçekleri kabullendim ben sadece, yapabileceğim tek şey bu çünkü... Ve gerçekler öyle sahiplendiler ki beni, tehdidi hep ensemde, en sonunda kimseye bırakmadılar beni... Saolsunlar! Ama; bu kez son olsunlar...!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder