Yahu felek ne kahpeliktir ki omuzuna yaslansa da dağlar, güveni bir içim su kadardır. İçersin de bitiverir aniden. Kabına sığmayan mutluluklar da bir bir geçer, sonsuzunu bulana kadar. İşaret parmağının ucuyla çizilmiş bir kara kalem resmidir havada kalan şaşkınlık ve dosdoğru kadere iletir sustuklarını.
Ne çare ki yavaş yavaş öldürür insanı sevda..Koşmadan, en sakin haliyle yürür karanlığına. Bir çelmeyle devirmek için en kuytu halli sevinçlerini! Sarpa sarar zindanında boğulan kuş nefesleri..Susarsın, unutursun, 'eyvallah' der geçersin yaşanmışlıklara! Böylesine acımasızdır inançsızlaşman ruh'a, bedene, can'a ve canan'a bulaşma hali..Yeniden oluşmak bir o kadar imkansızdır! Kendine dönmen vuslatsızdır, yalansızdır!
Kabul et ki, sen, sen değilsin artık. Boyun eğdiğin bir değişmişliğin var hallerinde. Akıp gider huysuzluğun sükuta doğru ve bir kendi halinde sakinlik bürünür damarlarına! Kesseler kanınla kusar hepsini! İşte öyle bir hapsetmektir kendini bu...
Yavaş gelir ölümün...Bir daha doğmanın, bir kez daha doğabilme, ayaklanabilme ihtimalinin sancısı kadar yavaştır bu geliş. Kaybolmamak için çırpındığın an dibi boylayacağını bile bile tutunursun işte hayata...Çünkü; bir diğer ihtimalin canda değildir artık! Çünkü; o sen, sen değildir artık..
Sevgiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder